Geleceğin önemli kavramlarından biri etik unsurlar

Kuruluşların gelecekteki itibarı,

–        etik kavramını benimsemeleri

–        çalışma yaşamını bu doğrultuda yönlendirmeleri

–        çalışanlarını bu kavram ile yetiştirmeleri ve yönetmeleri

–   kuruluşun bütününe etik kavramını yerleştirmeleri ve içselleşmesini sağlamaları ile gerçekleşecek.

İletişimin bir kuruluşta hepimizin görevi olduğunu kabul edince ve bu görevi de hepimizin sahiplenmesi gerekince, bu konunun bir stratejisi ve yönlendiricisinin olması önemli. Bu aşamada yöneticilere çok önemli görevler düşüyor.Kurumlardaki sorun, her kademede iletişimi bir bütün olarak görebilmekte… İletişimi  “tutarlılık ve süreklilik” olarak içselleştirebilmekte…

Kurumların kazandığı başarının temelinde  iki anahtar var. “Süreklilik” ve “Tutarlılık”.

Eğer bir organizasyonda GÜVENİLEBİLIRLİK oluşursa ve daha sonra KENDİNE GÜVEN kazanırsa, çevresinden SAYGI görecektir. Kendinize güven yaratabilirsiniz, fakat bunu Güvenilirlikle desteklerseniz çok daha kuvvetli bir konum kazanırsınız. Nihai kazanç ise çevreden saygı görmek. Güvenilirlik, kendine güven ve saygı birbirinden bağımsız olarak geliştirilebilir. Fakat bizim görevimiz, bu üçünü bütünleştirmek ve kuruluşumuzun şöhretini artırmak.

Süreklilik, kurumun felsefesinde, kültüründe, duruş ve davranışlarında sağladığı, düşünce ve konsept bazındaki “süreklilik”. Bu yüzyıl şirket otokrasisinin sona erdiği, kurumların değerleriyle ayakta kalacakları veya yıkılacakları bir yüzyıl olacak.

Bu noktada, şirketleri yöneten liderlere ve biz iletişimcilere büyük sorumluluk yüklenmektedir.

Yöneticilerin işi oldukça zorlaştı. Teknolojinin hızı, dünya ile eşit zamanda, ancak, farklı koşullarda rekabetimizi zorunlu kılıyor. Artık global düşünüp yerel davranmak bazen de global davranmak zorunluluğu var. Ama iletişim, kuruluşların her kademesindeki yöneticiler için çok önemli bir konu. Bugün dünya örnekleri gösteriyor ki, üst düzey yöneticiler neredeyse zamanının %30 gibi bir bölümünü “iletişim” ile ilgili konulara ayırıyorlar.

Yöneticiler, ancak bilgi sahibi oldukları konuların yönetiminde büyük başarılar sağlayabiliyorlar. Bir konunun kademelere yayılmasını ve bünyede kabul edilmesini ve içselleşmesini koordine etmeleri gerekiyor. Ve de öncelikle ikna edilmeleri gerekiyor. Bizim de öncelikli işimiz, yöneticileri iletişim konularına kaynak ve zaman ayırmaları için ikna ile başlıyor.

Günümüz yönetim anlayışı, iletişim konularını rekabet ve başarı avantajı için zorunlu ve gerekli kılıyor. Yöneticilerimizin de bu konuya her geçen gün artan inançları biz iletişimcileri gerçekten yüreklendiriyor. Dileğimiz, bütün yöneticilerin halkla ilişkiler / iletişim konularına da tıpkı diğer yönetim faaliyetleri gibi, yapılanmada yer vermeleri, organizasyon şemalarında yer vermeleri, kaynak yaratmaları ve öncü rolü üstlenerek alt kademelerin de bu konuları benimsemeleri ve uygulanmasını sağlamalarıdır.

Geleceğin yöneticilerinin de bu paralelde düşüneceklerini, düşündüklerini, başarı için yönetimin iletişim dalını da zorunlu göreceklerine, bu mesleğe gönül veren biri olarak yürekten inanıyorum.

Bir cevap yazın