Halkla İlişkiler ve İnsan Kaynakları : Good Couple

Çalışanlar, kuruluşun en büyük destekçisini, sözcüsünü, temsilcisini, itibarını etkileyen grupları oluşturuyor

Halkla İlişkiler ve İnsan Kaynakları, bir kurumun içinde birbiri ile etkileşim ve gelişim sağlayan, ortak hedeflerde buluşan iki departman. İnsan Kaynakları, çalışanların gelişimini sağlayarak, kendilerine ve kuruluşa fayda sağlamaları için çeşitli çalışmalar yürütüyor. Tam da bu noktada, Halkla İlişkiler, kurum içi iletişimi yerleştirerek, bunu kuruluşun itibarına kadar taşıyabiliyor.

İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkilerin değerini arttıracak, etkileşim içindeki yolları göz önünde tutarak kesişim noktalarını bulmak, kuruluşlara her zaman değer katıyor.

Yönetim vizyonlarının ve çizgilerinin değişmesi ve iki disiplinin devam eden gelişimiyle, Halkla İlişkiler ve İK arasında mutlak bir kesişim olduğu daha belirgin hale geldi. İK’nın perspektifinden bakıldığında halkla ilişkiler, insan kaynaklarını motive etmek, işyerlerine çekim gücünü oluşturma unsurlarını etkileyen ve bütünde de kuruluş itibarını yöneten bir alan.

Kurum içi iletişimin ve imajın oluşumu, insan kaynakları ile kurumsal iletişim tarafından birlikte ortak çalışma ile sağlanır. Kurum içindeki çalışanların gelişiminin sağlanması, yöneticiler ve kurum hakkında bilgi akışı, çalışmalarla ilgili bilgi akışı iki bölümün koordinasyonu ile gerçekleşebilir.

Şirket çalışanları, şirketin kalbi

Aslında Halkla İlişkiler ve İK’nın iletişim anlamında ortak çalışmaları her geçen gün gelişiyor. Yirmi sene önce bu ortak çalışma, kurum içi bülteni, piknik etkinliği, dar kapsamlı eğitim, çalışanların çocuklarına yarışma vs. gibi konularla başlamıştı. Şimdi ise şirket çalışanları şirketin adeta kalbi. Bu nedenle, hem kişisel gelişimlerine çok daha fazla önem veriliyor, hem de çeşitli iletişim çalışmaları ile kuruluşun en büyük destekçisi, sözcüsü, temsilcisi, itibarını etkileyen gruplar yaratılıyor.

Olay şu ki, küreselleşme ortamı, kültürü, gelenekleri, iş ilişkilerini değiştiriyor. Zaman içerisinde kurumlar, ajanslar ve şirket içindeki departmanların hepsinin, engelleri aşıp başarıya ulaşması için kendini zamana uyarlaması, geliştirmesi ve üstesinden gelmesi gerekecek.

Daha fazla açıklık

Kurumlar, müşterileriyle, paydaşlarıyla, çalışanlarıyla ve potansiyel çalışanlarıyla daha açık ve daha çok ilgili olmaya başladılar. Buna iyi bir dünya örneği Google; katılımcısı olmadan ve başarısını paylaşan paydaşlardan yardım almadan iyi bir ürün yapamıyor. Bu durum, kurum markası oluşturmakta iyi bir hareket.

Sosyal medya, Web2.0 hatta 3.0, bulut bilgisayarlar, iPad ve diğer gelişmekte olan trendler, yönetimi global yetenek havuzundan gerekli uzmanı elde etmeye mecbur ediyor. Bunu ilk yapanlar elbette kazanan olacaklar. Büyük kuruluşların İK departmanları bu değişikliklere çok daha hazırlıklı ve öncü olarak yaklaşıyorlar. Buna Loreal örneğini verebiliriz. Second Life aracılığı ile işe alınan elemanları, başvuru formlarına Facebook’tan baktılar ve departmanı Linked’n ve Twitter servislerinin sağladığı fırsatlar konusunda eğitiyorlar.

En uygun “gizli tarif” yöneticide

İK ve Halkla İlişkiler arasındaki güçlü iletişim, iş veya özel hayattaki gelişen yaklaşımın iyi yönde ilerlemesine imkan yaratıyor. Bununla birlikte, bazılarına göre “sosyal teklik” marka imajının pekişmesine yardımcı oluyor, önce yetenek havuzunu ele geçiriyor, daha sonra çalışanlarının işe alınmalarında ve motivasyonlarında yardımcı olmak için kullanılıyor.

Günümüz ekonomisinde işyerleri için birincil kaynak olan “insan faktörü” ile ilgilenilirken, şüphesiz ki, İK stratejik bir öneme sahip. Benzer olarak Halkla İlişkiler de kamuoyunun nezdinde görüntü ve itibar açısından aynı stratejik öneme sahip. Sonuç olarak pazarlama unsurunu da işin içine kattığımız zaman, kuruluşunuzun verimliliği açısından tam teşekküllü ve en uygun “gizli tarifi” sunan bir modeli yönetici olarak üretebilmelisiniz.

Dürüstlük ve Açıklık

Bugünün insanları ve toplumu, doğrudan seslenmek istiyor. Halkla İlişkiler ve İK departmanları bu yaklaşımı iyi uygularlarsa, kurumlar için bunu gerçekleştirmek çok daha kolay olacak.

Dürüst ve açık olmalıyız. Bu stratejiler belirli bir süre için ayrı kalacaklar. Buna rağmen gelecekte birleşecek olmalarını görmek çok ilginç, birleşim için yapmak zorundalar. Birinci basamak daha iyi bir sıralama yapmak, ikincisi ise bugünlerde tam olarak hazırlanan hedefe yaklaşmış olmak olarak özetlenebilir.

İnsan Kaynakları, hala çoğunlukla, çalışanlar ve yöneticiler arasında herkesin konuşabileceği aileden biri görevini taşıyor. Bunun tersine halkla ilişkiler, hala kurum itibarını yükseltmek ve medya ilişkilerini gerçekleştirmeye yoğunlaşıyor. Ve bu bütünleme sürecinde olumsuz yönde etkileyen, tam olarak bir sınıflama ve ayrılma oluyor.

Halkla İlişkilerde başarı, bütünün iyi yönetilmesinde

İK’nın görevi kurum içindeki iletişim çabasını Halkla İlişkilerle birlikte düzene sokmak değil midir? Halkla İlişkilerin görevi kurumsal itibarı ve medya ilişkilerini düzene sokmak ve İK departmanı ile birlikte kuruma en doğru kişilerin seçilmesi ve kurumdaki çalışanların en iyi motivasyonlu ve doğru kişilerin doğru işi seçmeleri için yardımda bulunma değil midir? Çalışanları kurum temsilcisi düzeyine taşımak değil midir, ne dersiniz?

Kuruluşların başarısında halkla ilişkiler faaliyetlerinin önemi yadsınamaz. Halkla ilişkiler çalışmalarının önemine inanan ve sürekli olması gerektiğini bilen yöneticilerin ve kuruluşların başarıları her zaman kamuoyuna yansıyor, çalışanları ve paydaşları tarafından takip ediliyor. Ancak, bu düşünce yapısını benimseyen yönetici sayısının artması gerekiyor. Yöneticilerin, halkla ilişkiler çalışmasını sadece medyada yer almak olarak algılaması da son derece yanıltıcı, çünkü medyada yer almak çalışmanın yalnızca bir bölümü. Başarı ise bütünün iyi yönetilmesi ile sağlanabilir.

Halkla İlişkiler nedir?

Halkla İlişkiler bir yönetim bilimidir. Kuruluşların, halkla ilişkiler disiplini dahilinde kamuoyuna açılmasını sağlar. Bu nedenle de kuruluşlar ve yöneticiler için çok büyük önem taşır. Kuruluşu bütün olarak görüp, iletişim disiplinleri dahilinde kurum içine ve dışına yönelik faaliyetlerin belirlenmesine ve uygulanmasına yardımcı olur.

İletişim kimin işi?

İletişim hepimizin işi. Kuruluşların en alt kademesinde görev alanlardan en üst kademesindeki CEO’ya kadar,  çok geniş bir yelpaze içinde cinsiyet, eğitim, statü farkı aranmaksızın iletişim her çalışanın, hepimizin görevi. Önemli olan iletişim disiplinlerinin bütün kademelere yayılması, uygulanması ve bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi. Bu konuda da üst düzey yöneticilerle, iletişim yöneticilerine ve insan kaynakları yöneticilerine çok önemli görevler düşüyor. Geleceğin yöneticileri; kurum dışı ve kurum içi iletişimi iyi yönetebilen, farklılık ve beceri üstünlüğü katabilen kişiler arasından çıkacaktır.

Bir cevap yazın