Sanayici Dergisi – Haziran 2010

FÜGEN TOKSÜ

İletişimin sırrını keşfettiniz mi?

Bir kuruluşta iletişim kimin işi sizce? Biz iletişimcilere göre; kuruluşların en alt kademesinde görev yapan elemandan en üst kademesinde görev yapan CEO’ya kadar çok geniş bir yelpaze içinde cinsiyet, eğitim, statü farkı aranmadan, iletişim, her çalışanın, hepimizin görevi. Önemli olan iletişim disiplinlerinin bütün kademelere yayılması, uygulanması ve bir yaşam biçimi olarak benimsenmesinin, içselleştirilmesinin sağlanması.

Bu konuda da üst düzey yöneticilere ve iletişim yöneticilerine çok önemli görevler düşüyor. Aslında halkla ilişkilerin yönetim biliminin en önemli dallarından biri olduğunun kabul edilmesi gerekir. Yöneticiler, hem kendi kariyerleri hem de kuruluşlarının geleceği için iletişimi önemli bir yönetim fonksiyonu olarak görmeli ve uygulanması için gerekli ortamı oluşturmalıdır.

Bir diğer deyişle;

–          iletişimi yaşam biçimi olarak benimseyen,

–          kuruluşuna hakim,

–          üretim ve satış kadar hatta daha da önemli bir yönetim fonksiyonunun iletişim olduğunun bilincinde olan,

–          hem kendi kariyerleri hem de kuruluşlarının gelecekteki başarıları için iletişimin önemini anlayan ve kavrayan yöneticiler,

geleceğin yöneticileri olacaklar.

Ayrıca, iletişimin yönetilmesindeki farklılık ve beceri üstünlüğü, yöneticilerin geleceklerini de etkileyecek.

“İletişimin yönetilmesindeki farklılık ve beceri üstünlüğü, yöneticilerin geleceklerini de etkileyecek”

Değişen süreçle birlikte iletişim yöneticileri de kendilerini geleceğin yöneticilerine ve yönetim modellerine, teknolojinin hızına ve sürekli değişime hazırlamalılar.

Yine yöneticiler için geleceğin en önemli konulardan bir diğeri etik kavramı.

Kuruluşların gelecekteki itibarı,

–          etik kavramını benimsemeleri

–          çalışma yaşamını bu doğrultuda yönlendirmeleri

–          çalışanlarını bu kavram ile yetiştirmeleri ve yönetmeleri

–          kuruluşun bütününe etik kavramını yerleştirmeleri ve içselleşmesini sağlamaları ile gerçekleşecektir.

Kısaca, yöneticilikte hedefe ulaşmaya evet, ancak iş ahlakına, meslek ahlakına ve meslek standartlarına uygun çalışılırsa…

Kurumlardaki sorun, her kademede iletişimi bir bütün olarak görebilmekte… İletişimi  “tutarlılık ve süreklilik” olarak içselleştirebilmekte…

Kurumların kazandığı başarının temelinde  iki anahtar var. “Süreklilik” ve “Tutarlılık”.
Eğer bir organizasyonda GÜVENİLEBİLİRLİK oluşursa ve daha sonra KENDİNE GÜVEN kazanırsa, çevresinden SAYGI görecektir. Yöneticilerin ve iletişimcilerin görevi ise, bu üçünü bütünleştirmek ve kuruluşumuzun şöhretini artırmak.

Tıpkı insanlar gibi, kurumların da kişilik özellikleri olduğu inancındayım. Burada esas olan bu özelliklerin tanımlanması ve gelişerek süreklilik gösterebilmesi… Ama unutulmamalıdır ki, kuruluşları yönetenler biziz ve yöneticilerin kişilik özellikleri ve vizyonları kuruluşun kişilik özelliğini etkiler.

Yöneticilerin işi gördüğünüz gibi oldukça zorlaştı. Bugün dünya örnekleri gösteriyor ki, üst düzey yöneticiler neredeyse zamanının %30 gibi bir bölümünü “iletişim” ile ilgili konulara ayırıyorlar.

Günümüz yönetim anlayışı, iletişim konularını rekabet ve başarı avantajı için zorunlu ve gerekli kılıyor. Yöneticilerimizin de bu konuya her geçen gün artan inançları biz iletişimcileri gerçekten yüreklendiriyor. Dileğimiz, bütün yöneticilerin halkla ilişkiler / iletişim konularına da tıpkı diğer yönetim faaliyetleri gibi, yapılanmada yer vermeleri, organizasyon şemalarında yer vermeleri, kaynak yaratmaları ve öncü rolü üstlenerek alt kademelerin de bu konuları benimsemelerini ve uygulanmasını sağlamalarıdır.

FÜGEN TOKSÜ – SANAYİCİ DERGİSİ İÇİN

Bir cevap yazın