İtibar

İTİBAR

Kazanması çok zor

Koruması çok daha zor

Kaybetmesi çok kolay

 

İtibarınızı Yönetmek önceliğinizde mi?

İtibar… Bazı kişiler için önemli, bazı kişiler için önemsenmeyen bir kavram. Kazanması zor, kaybetmesi de bir o kadar kolay olan bir kavram.

Ne kadar sihirli bir sözcük değil mi? Kadın / erkek, genç / yaşlı, çiftçi/iş adamı, başbakan/işçi / üst düzey yönetici kim olursak olalım, itibar hepimiz için önem taşımalı.

Kuruluşlar ve kurumlar için de itibar aynı derecede önemli. İtibarlı kişi veya kuruma güvenir ve inanırız. Artık yöneticiler kurumsal itibarın önemini kabul ediyorlar, ama ya yönetmek? Peki ya itibarı yönetmenin gerekliliği ve önemi? İşte bu konu halen tam olarak benimsenemiyor.

İtibar, algıdan oluşuyor, yani bizim hakkımızda oluşan algılar, bizim itibarımızı oluşturuyor. Kurumsal itibar ise bir kuruluş hakkında oluşan algının toplamından meydana geliyor. Kuruluşların sosyal paydaşları olduğunu biliyoruz. Kurumsal itibarı genel olarak, sosyal paydaşların kuruluş hakkındaki tüm görüş ve hislerinden oluşan düşüncelerinin toplamı olarak ifade edebiliriz. Kurumun algılanması, bilinçli veya bilinçsiz olabiliyor. Ama kurum iletişim faaliyetleri ile algılamasını yönetebiliyor.

CEO ‘ya bir iş daha mı?

Kurumsal itibar CEO’ların iş alanı içinde. Bu nedenle de CEO’ların bu konuya inanması ve benimsemesi, desteklemesi çok önemli. Ayrıca, çalışanlar da en az yöneticiler kadar kurumun değerlerine sahip çıkmalı. Son yıllarda fazlasıyla gündemde olan kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları da yine itibarı sağlayan bir diğer yönetim faaliyet alanlarını oluşturuyor.

Kurumsal itibarı başka neler sağlar : Sektördeki liderlik, finansal güç, ürün ve hizmet kalitesi, yönetici ve çalışanın bağlılığı, kuruluşun kamuoyundaki görünürlüğü de yine kurumsal itibarın oluşmasında etken olan diğer unsurlar.

Kurumsal İtibarda CEO’lar neden önemli?

Evet, yöneticiler bütün çalışmalarda liderlik ve destek anlamında önem taşırlar, zaten yönetim gücü de bunu gerektirir. Ancak, kurumsal itibar çalışmaları, kuruluş kültüründe karlılık kadar önem taşımıyorsa, ki az bilindiği için çoğunluk böyle düşünür, diğer yönetim fonksiyonlarının gerisinde kalabilir. Ne de olsa elle tutulur, gözle görülür, rakamla ifade edilir bir sonuç değil.

Bilindiği gibi CEO’lar kuruluşların göz önündeki temsilcileri, liderleri. Kurum vizyonun oluşturmak, kurum kültürünün yerleşmesini sağlamak görevleri arasında. Çalışanları nezdinde her yöneticinin kendi algısını iyi yönetebilmesi gerekir ki, çalışanlar liderlerini izlesinler ve kurum itibarına katkıda bulunsunlar. Liderler, sosyal paydaşlar nezdinde olumlu algı yaratırlar. Yatırımcılarını etkileyebilirler. Böyle olunca, CEO’lar karlılık kadar itibarı düşünmek ve yönetmek zorunluluğunu taşırlar.

Kurumlar, yöneticilerinin karakterini taşıyorlar, siz de bunu gözlemlediniz mi? Saygın bir yönetici, -ki biz her zaman saygın yönetici kavramını itibarı yüksek, değerlerine önem veren, çalışanlarını önemseyen, etik ilkeler çerçevesinde davranan, iletişimini yönetebilen yöneticiler için kullanırız- her zaman kendi itibarı ile kuruluşunun itibarını birleştirerek, kurum için kamuoyu nezdinde olumlu bir algı yaratılmasını sağlar. Kısaca kurumun itibar katsayısını yükseltir. Bunun sırrı da şu ki, CEO kendi itibarını yönetebiliyorsa, kurumun itibarını da yönetebilir. Yanı CEO için itibar önemli bir kavramdır ve yönetilmesi gerektiğine inanır. Ayrıca, bu fonksiyonu “herkes yapıyor biz de yapalım” mantığı ile yürütmez, önemsediği için yürütür.

İtibarlı kuruluşun kazancı nedir?

Sadık ve uzun süreli çalışanlara sahip olursunuz. Yeni pazarlara daha kolay girebilir ve satışları artırabilirsiniz. Faaliyetlerin yürütüm işlemlerini daha hızlı ve kolay yürütebilirsiniz.

Peki burada Halkla İlişkilerin rolü nedir? Halkla ilişkiler tüm paydaşların nezdinde güven sağlamak için yürütülür. Böyle olunca, paydaşların algısının ölçümü, yönetimi ve yürütümü halkla ilişkiler çalışmaları ile gerçekleştirilir.

Halkla ilişkiler, bir kurumun iş hedefleri doğrultusunda tüm sosyal paydaşlarıyla kurduğu en güvenilir ve en inandırıcı iletişim disiplini. Başarılı iletişim çalışmaları kuruma itibar olarak yansır.

İtibar yönetiminin ortaya çıkmasında, çalışanların baskıları, yönetim kültüründeki değişimler, etik değerlerin kaybı, iş yaşamının küreselleşen boyutu, müşterilerin sürekli artış gösteren beklentileri ve hem CEO’lar hem de kuruluşlar için iş dünyasındaki hızlı rekabet önemli etkenler.

İtibar yönetimimiz, önce yönetici olarak bizde başlar, sonra da kuruluşa yansır. Önce bireysel değerlere sahip olmamız önem taşır. Sonra da kurumsal değerlere, kurumsal etik ilkelere, çalışma hayatının etik ilkelerine uygun bir davranış içinde olunması sağlanmalı ve çalışanlar nezdinde benimsetilmeli. Kurumsal itibarımız, toplumun duyarlılık gösterdiği konulara karşı sergilediğimiz tablodur.

Her şeyden önemlisi, kurumsal itibar, kuruluşların küreselleşen dünyada, sürdürülebilir büyümesi için bir şemsiyedir.

İTİBAR VE KARAKTER DENGESİ

İtibarı, içinde yaşadığın ortam belirler, İnandığın doğrular karakterini belirler.

İtibar, olmak istediğini sandığın şeydir, karakter olduğun şeydir.
İtibar fotoğraftır, karakter ise yüz.

İtibar dışarıdan gelir, karakter içeriden büyür.

İtibar, yeni bir topluluğa girdiğinde sahip olduğundur, karakter ise giderken elinde olandır.

İtibarın bir anda olur, karakterin ömür boyunca oluşur.

İtibarın bir saatte öğrenilir, karakterin bir yılda açığa çıkmaz.

İtibar mantar gibi büyür, karakter meşe gibi büyür.

Basit bir gazete haberi senin itibarını verir, bütün hayatın karakterini verir.

İtibar seni zengin veya fakir yapar, karakter ise  mutlu ya da sefil.

İtibar insanların mezar taşına kazıdıklarıdır, karakter meleklerin Tanrı huzurunda senin için söyledikleri,

William Hersey Davis

Fügen Toksü

TheBrandAge Mayıs 2010 sayısı

Fugen.Toksu@thebrandage.com

Bir cevap yazın