Halkla İlişkiler ile geleceği tasarlarsınız

Yöneticilerin tek çıkar yolu, halkla ilişkilere zaman ayırmaları, kaynak yaratmaları, benimseyerek uygulanmasına öncülük etmeleridir

Halkla ilişkiler, sürekli değişim gösteren, değişimin iyi takip edilmesi gereken bir yönetim alanı. Bir yandan yönetim fonksiyonları yenilenir ve değişirken, diğer yandan farkındalık yaratmanın kriterleri de değişiyor. Yaratıcılık ön plana çıkıyor ve değişim teorileri geliştiriliyor. Teknolojik yenilikler ve hedef kitlelerle buluşma yöntemleri de çeşitleniyor.

Profesyonel yaşamdaki değişimi, başarı kriterleri, tutum değişiklikleri ile görüş ve davranışlar belirliyor. Halkla İlişkileri, kuruluşlarda hedefler doğrultusunda ürün veya hizmetin sosyal paydaşlar ve kamuoyu nezdinde kurumun vizyon, misyon ve değerlerini yansıtacak şekilde planlayan yönetim faaliyetleri olarak tanımlayabiliriz. Kurumun itibar sürecinin yönetilmesini üstlenir.

Halkla İlişkiler, Kurumun itibar sürecinin yönetilmesini üstlenir

Halkla İlişkiler dünyanın her yerinde, binlerce uzman tarafından yürütülen bir meslek. Birçok Halkla ilişkiler profesyoneli özel veya kamu kuruluşu veya halkla ilişkiler firmalarında çalışıyor, kamu ve özel kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları, kişiler, devlet yöneticileri ve daha birçok kişi ve kuruluş için hizmet üretiyorlar.

James E. Gruning’in araştırmasına göre, halkla ilişkiler uygulamalarında 5 trend bulunuyor.

–      Birinci Trend, halkla ilişkiler bilginin bilimsel olmasıyla profesyonel hale geliyor.

–      İkinci Trend, sadece tek düze iletişim yerine yönetim işlevini yerine getiriyor.

–      Üçüncü Trend, halkla ilişkiler uzmanları kamuoyunda daha az tanıtımla meşgul olan stratejik danışmanlara dönüşüyorlar.

–      Dördüncü Trend, halkla ilişkiler, uzmanlığını sadece yöneticilere değil, toplumsal konulara, kadınlara, ırkçı ve etnik geçmişi konu alan alanlara da yönlendiriyor.

–      Beşinci Trend olarak da, neredeyse bütün halkla ilişkiler uygulamaları bugün sadece bir kuruluşun sınırlarında kalmıyor, çok daha global konumda bulunuyor.

Halkla ilişkilerin yaklaşık 100 yıldır işgücü olduğu biliniyor, sonra dünyada meslek haline gelmiş. Aslında halkla ilişkilerin ilk ne zaman uygulandığı, ilk kimin uyguladığı ve ilk başta nerede uygulandığı hakkındaki görüşler çok net değil. Geleneksel olarak, Amerikalılar halkla ilişkileri kendileri ortaya çıkardıklarını iddia ediyorlar, ama Çin bilim adamları, Çinli yöneticilerin 5000 yıl kadar önce halkla ilişkilere benzer uygulamalar yaptığına işaret ediyor. Bana çok da şaşırtıcı gelmedi doğrusu, Çin’de o kadar çok meslektaşımız var ki, hem de çoğunluğu kamu sektöründe, belki de bu nedenledir.

Kısaca, halkla ilişkilerin ilkel de olsa ilk uygulaması binlerce yıl önce başladı, ama sadece yaklaşık 100 yıldır işgücü haline geldi. Bunun devamında halkla ilişkiler, birçok ülkede iş gücünden meslek haline gelmiş. Halkla ilişkiler mesleği teorisinden daha çok teknikleriyle açıklanıyor. Birçok halkla ilişkiler uzmanı birçok konuda uzman olmuş durumda. Yöneticiyi nasıl yönlendireceklerini, medyayı nasıl etkileyeceklerini, basın bülteni hazırlamayı, bülten yazmayı, video haber yayımları üretmeyi, lobi danışmanlığını, özel etkinliklerin yönetimini veya yıllık rapor hazırlamayı çok iyi biliyorlar.

Halkla ilişkiler uzmanları birçok iletişim fonksiyonunu yerine getirmekle birlikte, eforlarının büyük bir bölümünü medya iletişimine adıyorlar.

Bugün, kurumlar halkla ilişkileri önemli bir yönetim fonksiyonu olarak görmeye başladılar. Halkla ilişkilerin kurumlarda değerli olduğunu kabul ettiler.

Mükemmel halkla ilişkiler stratejiktir

Halkla ilişkilerin stratejik olması gerektiği düşüncesinin de iş dünyası tarafından artık kabul ediliyor olması çok sevindirici.

Türkiye’ye baktığımızda da halkla ilişkilerin hemen hemen 60 yıllık bir geçmişi olduğunu biliyoruz. Ama en gururlanacağımız şey, meslek örgütü olan TÜHİD Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’nin 40.yılını kutluyor olması. Prof.Dr.Alaeddin Asna başkanlığındaki kurucularımızın iş dünyası içinde çok öngörülü olması, mesleğin henüz bilinmediği, profesyonellerinin parmakla sayıldığı bir dönemde Türkiye’de meslek örgütünün kurulmasına öncülük  etmeleri biz profesyoneller tarafından şükranla karşılanıyor.

Kurumlar dünya ile entegre olabilmek ve rekabet yaratabilmek için farkındalık yaratmanın zorunluluğunu kavradılar

Bugün gelinen noktada, hem iş dünyası, hem de dünyadaki gelişimler, halkla ilişkiler mesleğini kuruluşlar için olmazsa olmaz faaliyet alanlarından biri haline getirdi. Kurumlar için en önemli “kurum itibarı” oldu. Gelecek bunun üzerine şekillendi. Böyle de olunca, itibarı sağlayacak, zedelemeyecek çalışmaları ancak halkla ilişkiler faaliyetleri ile gerçekleştireceklerini görmeye başladılar.

Kurumlar dünya ile entegre olabilmek ve rekabet yaratabilmek için farkındalık yaratmanın zorunluluğunu kavradılar. Yöneticilerin tek çıkar yolu, halkla ilişkilere zaman ayırmaları, kaynak yaratmaları, benimseyerek uygulanmasına öncülük etmeleridir. Aksi takdirde, sonra gelen öncekini sollayıp, geçip gidiyor…

 

Değişim ve PR sektörüne getirdiği yeni fırsatlar ortak konumuz

Halkla İlişkiler mesleğinin geldiği nokta bir yana, 2020 vizyonunun çizildiği ICCO toplantısına katılan meslektaşım Barika Göncü’nün www.halklailiskiler.com sitesinde yer alan görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Mesleğimizin geldiği noktanın görülmesi için sizinle paylaşabileceğimiz en yeni bilgiler şimdilik bunlar.

Barika Göncü

TÜHİD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İDA Yönetim Kurulu Üyesi

Uluslararası İletişim Danışmanları Birliği ICCO’nun 2011 Zirvesi, 29–30 Eylül tarihlerinde Portekiz’in Sintra (http://en.wikipedia.org/wiki/Sintra) kentinde gerçekleştirildi. Zirveye 30 ülkeden PR ajanslarının yöneticileri katıldı. Zirvenin konusu, hakla ilişkilerin 2020 vizyonuydu. Dünyanın önde gelen büyük PR network’lerinin ve bağımsız PR ajanslarının tepe yöneticileri, bir anlamda halkla ilişkiler disiplininin geleceğini tartıştılar. Tüm konuşmalarda ve oturumlarda altı çizilen mesele, hepimizin içinde yaşadığı değişim ve bu değişimin PR sektörüne getirdiği yeni fırsatlar ve iş modelleri oldu.

Paul Holmes : “Artık Bütünleşik Halkla İlişkiler kavramı kullanılmalı “

Uzun yıllardır halkla ilişkiler sektörü üzerine yazılar yazan ve halkla ilişkiler sektörünü değerlendiren Holmes Raporu’nun (http://www.holmesreport.com) kurucusu olan Paul Holmes konuşmasına, “yeni” nitelemesiyle alkışlanan sosyal medyanın ve dijital iletişimin, özellikleri göz önüne alındığında (katılımcılık, şeffaflık, diyalog), aslında PR sektörü için hiç de yeni olmadığını söyleyerek başladı. Sadece çıktılara (haber sayısı) ve tanıtıma endekslenmiş PR çalışmalarının güven yaratmaya yetmeyeceğini bir kez daha vurguladı.

Paul Holmes’un altını çizdiği diğer noktalar ise şunlardı:

–          PR ajansları, konkurlarda iş almak için stratejik yaklaşım sunmaya zorlanıyor. Esas değer olan stratejinin, bu biçimde karşılıksız sunumunun önüne geçmek için sektörel dayanışma şart.

–          Sosyal medyada, tüm kurumlar ve kişiler için her şey söylenebilir. Bu duruma itiraz etmekten vazgeçmeli ve olan biteni anlamaya çalışmalıyız.

–          Sosyal medya kontrol edilemez. Kurumlar kontrolden vazgeçmeli, sosyal medyayı samimi bir şekilde güven yaratmak için kullanmalı.

–          PR profesyonelleri iş dünyasını ve onun işleyişini çok daha iyi anlamalı.

–          WOM yaratmak, taraftar yaratmak değildir.

–          Entegre (Bütünleşik) Pazarlama İletişimi kavramı yerine Entegre (Bütünleşik) Halkla İlişkiler kavramı geçirilmeli.

Halkla İlişkiler mesleğinde sertifikasyon için ısrarcı olmamalıyız, PR alanında çalışacak kişileri sınırlamak yerine, olabildiğince farklı uzmanı bu alanda çalışmaya/faaliyet göstermeye davet etmeliyiz.

Bir cevap yazın