Sorunlu değil, sorumlu iletişim!

Sorumlu iletişim, içten, şeffaf, zamanında gerçekleşen, açık ve etik, mevcut görünen yapıyı anlatmakla olur

Halkla ilişkiler mesleğini uygularken, hiçbir şeyin açıklık ve dürüstlüğün yerini tutmadığını öğrendik. Bu aslında hepimizin bildiği bir gerçek. Ama profesyonellik içinde acaba gerçekten öyle oluyor mu?

Bazı dönemlerde kuruluşların ve üst düzey yöneticilerinin sorun yaşadıklarına, tökezlediklerine, düştüklerine ve ciddi yön değiştirmelerine tanık oluyoruz. İş dünyasında oluşan değişikliklerin; çoğu zaman zararlı etkilerini de görüyoruz. Sonuçta, iş dünyası güvenilirliğini kaybedebiliyor ve liderler de kamuoyunda güven sorununa yol açıyor.

İş dünyasını saran kara bulutlar; kurumsal davranış bozukluğu, açgözlülük, özel anlaşmalar, komisyon, hayali “ortaklıklar”, terör, küresel gerginlik, borsadaki seans dışı işlemler ve kısa vadeli alım satım kararları ve yanlış sigorta değerlemesi ve başka örneklerde olduğu gibi bazı işlemlerden oluşuyor.

Yeniden uyanışta yer almak

Böyle durumlarda, insanın aklına bazı sorular geliyor: Kişilerin bireysel etik anlayışı nasıl? Davranışlar ve etik arasındaki bağlantıyı algılayış biçiminde eksik olan ne? Etik, davranış ve iletişim arasındaki bağlantı nerede? Veya iletişim ve itibar arasındaki ilişki ne durumda? Genelde bu bağlantılar unutuluyor veya daha da kötüsü, görmezlikten geliniyor. Ne var ki, sık sık yaşanan olaylar, bu tür unutkanlığın şirketlerin yaşamını tehlikeye soktuğunu kanıtlıyor.

Bozulan ortamlar yeni bir değişim isteği doğurmaya başladı. İşlerin nasıl yürütülmesi gerektiğinin dışında, sorumlu iletişimin nasıl kurulacağına dair de bir merak, bir ilgi oluşmaya başladı. Bu ilgi çok yaygın olmasa da, öncü şirketler artık bunun arayışına girdiler.

İletişimin önemi anlaşıldı

Sorumlu iletişim, içten, şeffaf, zamanında gerçekleşen, açık ve etik, mevcut görünen yapıyı anlatmakla olur. Alışılmış paydaşların çok ötesine uzanır ve teknolojinin hızını da arkasına alarak hızla iletişim kurulur.

Yöneticilerin vizyonu değişti. İletişimin önemi anlaşıldı. Artık sürekli yenilik arayışındalar ve yeni fikirlere ihtiyaç duyuyorlar. Bizim de, halkla ilişkiler profesyonelleri olarak, yöneticilerin ve kuruluşların daha şeffaf ve sorumluluk sahibi olmalarına yardımcı olmamız daha da önem kazandı.. Elimize geçen bu fırsat, sorumlu iletişim kurmamızı ve bu iletişimin değerini kesin olarak kanıtlamamızı sağlayacağı gibi, iş dünyasının yeniden yapılanmasında rol almamıza imkan yaratacak.

Kuruluş itibarının yüzde ellisi CEO’nun itibarı ile bağlantılı. 

Doğruluk, eksiksiz açıklama ve hızın yerini hiçbir şeyin tutamayacağı bir dönemde faaliyette bulunuyoruz. Doğruluğa olan talep doğal olarak çok fazla iken, bağışlama hiç yok gibi. Sonuçta zarara uğrayanlar şirketlerle onların yöneticileri oluyor.

Yöneticilerin itibarının, kurumsal itibar üzerinde giderek büyüyen etkisini hepimiz biliyoruz. Araştırmalar aynı zamanda; liderlik ve sorumlu iletişim üzerinde etik, inanırlılık ve güvenin ne kadar büyük bir rol oynadığını gösteriyor.

Bu araştırmalardan biri olan Burson Marsteller’in bulgularında aşağıdaki gerçekler var:

  • Kuruluş itibarının yüzde ellisi CEO’nun itibarı ile bağlantılı.
  • CEO itibarını oluşturan en önemli iki unsur: “etik davranışı şart koşması” ve “güvenilir olması” .
  • Ülkelerin kurumsal alanda yitirdiği güveni geri kazanmasında en büyük sorumluluk CEO’lara düşüyor.

Artık kurumların kimliği ile savunduğu değerleri paylaşmak yeterli değil. Düşünce, hareket ve iletişim tarzının değişimi önemli. Özellikle, kriz zamanlarında veya itibarı sarsan durumlarda, internetin daha yaygın iletişim kurma olanaklarından daha çok yararlanmalıyız. Günümüzde tüm iletişim profesyonelleri, dürüst olmak, eksiksiz ve doğru açıklama yapmak ve haberi ilk veren kaynak olmak zorunda.

Yeni bir sorumlu iletişim dönemine girmek

Her kuruluşun zor zamanları aşmasını sağlayacak ayrıntılı bir kriz planına sahip olması, artık beklenilen bir durum. Bu planlar insanların kendilerini hazırlıklı ve güvende hissetmesini sağlıyor. Ayrıca, kuruluşları tehlike altında tutan, her an olabilme ihtimali yüksek, petrol, sel, deprem, fabrika kazası veya patlama gibi durumlar var. Ama bizler yine de hazırlıksız yakalanıyoruz. Güpegündüz terorist saldırıları, kazalar, kuruluşların yasaları ihlalı, yöneticilerin kurumsal kaynakları suistimal etmesi ve kişisel çıkarlar uğruna kullanımları da kriz beklentilerini artırıyor.

Bu olaylar, iletişim yönetimini değiştiriyor. Halkla ilişkiler uygulayıcıları, kullanmakta oldukları geleneksel yöntemleri, elektronik iletişimi de kapsayacak şekilde genişlettiler, ancak aktif kullanımı daha da farklılaştırmalılar. Kuruluşlar ve yöneticilerinin yapmış olduğu hatalardan alınacak dersler var.  Yeni iletişim yaklaşımlarına ağırlık vermek artık zorunlu. İnternet başta olmak üzere, teknolojinin her tür kurumsal ve yaygın iletişim planlarının vazgeçilmez bir bileşeni haline geliyor olması artık kaçınılmaz. Bugün, hedef kitleler çevrim içi ve çevrim dışı iletişimi hiç sorun çıkmadan birleştirebiliyorlar. Dolayısıyla, halkla ilişkiler profesyonelleri, her iki dünyaya da hakim olmalılar.

Geleceğin başarılı kuruluşlarını, teknolojiyi anlayan ve benimseyen kuruluşlar oluşturacak. Bu kurumların da anlamış olduğu gibi, teknoloji onların iç ve dış sosyal paydaşlarla aralarındaki güven bağını pekiştirmek ve onların talep ettikleri doğruluğun yeniden sağlanması konusunda yarar sağlayacak.

İnternet gür, berrak, açık ve hızı yüksek bir ses

Davranış biçimi fazlasıyla önemli ve sözde veya yazılarda kalmamalı. Kuruluşlar, beklenmedik ve önceden tahmin edilemeyecek krizlerle karşılaştıklarında veya doğruluğu, itibarı sorgulandığında, sorun davranış biçimiyle çözülüyor. Bu konuda internet gür, berrak, açık ve hızı yüksek bir ses olarak kendisini kanıtlamış durumda.

Bir cevap yazın