Kurumlar itibarsız çıplak gibi!

İtibar… Büyülü bir kelime…

İş dünyası için önemli bir açılım…

Kuruluşlar için her şeyin temeli bir olgu…

Bireyler için de en az kuruluşlar kadar önemli bir nitelik…

Zaten kuruluşları da yönetenler bireyler değil mi?

İtibar, hedef kitleler ve sosyal paydaşlar nezdinde yaratılan algıyı oluşturuyor.

Yöneticiler bilmelidir ki, bir şirket sağladığı pozitif itibar sayesinde, müşterilerinin, çalışanlarının, hizmet sağlayıcılarının ve yatırımcılarının birinci tercihi haline gelir.

Kuruluşların devamlılığı ve karlılığı birkaç kaynaktan aldığı desteğe dayanır. Bu kaynaklar; çalışanlar, müşteriler, yatırımcılar ve toplum. Kısaca;–  Kişiler şirkete katılmak ve çalışmak için ikna olmalıdırlar

–  Müşteriler şirketin sağladığı hizmeti almayı istemeliler

–  Yatırımcılar kredi sağlamak için cesaretlendirilmeliler

–  Toplum şirketi kabullenmelidir

Bir şirketin sağladığı itibar;  karlılığını ve nakit akışını arttırır, rekabet karşısında bir bariyer görevi görür ve de krizlere karşı koruyucu kalkan olur.

İtibarı nasıl yöneteceğiz?

 

 

İtibar yönetmenin bazı aşamaları var.

Ayrıcalık / Farklılık : Şirketler kaynak sağlayıcıların akıllarında ayrıcalıklı bir yer edinmelidirler.

Odaklanmak : Şirketler ana bir temaya odaklandıklarında daha kolay gelişirler. Bu nedenle iletişiminizin odak noktası olacak bir fikir seçin.

Tutarlılık : Şirketler iletişim aktivitelerinde ve iş aksiyonlarında tutarlı davranmalılar.

Kurum Kimliği : Özgünlük, şirketlerin kuvvetli itibar yaratmalarını sağlar. Reklam ve halkla ilişkiler, kurum kimliği ile aynı çizgide olmalıdır. Şirketler, iş prensiplerini, ana amaçlarını ve destekledikleri değerleri tanımlamalıdırlar.

Şeffaflık : Şirketler ticari işlerinde sağladıkları şeffaflık sayesinde daha güçlü itibar sağlayabilirler. Şeffaflık iletişim gerektirir.

İyi itibar, bir tehdit veya acil durumda kısaca kriz karşısında, şirkete krizi kontrol altına alabilmesi için önemli bir zaman ve avantaj  kazandırır. Kuruluşlar için en önemli yanı da bu olsa gerek.

Çünkü kriz zamanları sıkıntılı zamanlar. Böyle olunca, itibar endeksinin üstüne oturarak, krizi yönetmek çok büyük avantaj sağlıyor. İtibarı yüksek bir kurumun sözcüsü her zaman daha avantajlı konumdadır. Ama bu avantajı yakalamak da kendiliğinden olmuyor. Yıllar boyu yapılan iletişim yatırımları krizdeki sıkıntılı dönemleri rahat atlatılabilecek ortamı hazırlıyor.

Kriz dönemlerinde, medya karşısına çıkan sözcünün sahip olması gereken bireysel nitelikleri de oldukça önemli.

Güvenilir olma: Bunun anlamı, doğru konuşmak için danışabileceği bir arka planı veya mevkisinin olması, ağırlığını ima eden görünüşünün olması ve bu iki unsuru destekleyecek iletişim kabiliyeti.

Şeffaflık: Sözcüler kesinlikle açık konuşmalılar, pratik bilgiler ve doğru hareketlerle güven tazelenir.

Vücut dili: kriz zamanında güçlü vücut dilinin prensibi, keskin olarak hedefe odaklanmaktan gelir. Duruş, güçlü göz teması ve pozitif jestler. Doğru ve güvenli iletişim, temel niteliklerdir.

Çevre: Vücut dilinin prensibi çevresini kontrol ederek doğru mesajla iletişime geçeceğini garanti etmek için çabalamak.

Kişisel Stil: En etkili sözcüler kişiliklerin, stillerini ve karizmalarını gösteren kişilerin olduğu açık. Kriz gösteri için doğru zaman değil, ama etkili sözcü daha kolay hatırlanır, bu da iyi bir şey.

İnternet ve sosyal medya, başarılı kriz iletişiminde her geçen gün giderek artan bir rol oynuyor.

Yöneticiler itibar konusuna her geçen gün daha fazla önem vermeye başlıyorlar. İletişim çalışmalarının son noktası itibarı oluşturuyor, ama bu çalışmalar da yıllar boyu sürebiliyor.

Sektörlerin iletişim yatırımları…

Şirketlerin bireysel itibarları kadar, içinde bulundukları sektörlerin itibarları da en az şirketler kadar önem taşıyor. Bu nedenle de sektör örgütleri var. Kurumların bütününü ilgilendiren konularda ve sektörün tamamını içeren durumlarda, sektörel hareket etmek, sektör örgütünün etrafında birleşmek, hatta kenetlenmek kuruluşlara güç veriyor. Temel standartların oluşumunu sağlıyor. Toplu hareket etmenin, sektörün gücünü diğer sektörlere, kamuoyuna, hatta yönetimlere anlatabilmek sektörün ilerlemesini sağlıyor.

Otomotiv sektörü de bu yapılardan biri. Ülkemizin en büyük sektörlerinden. Öncülüğü, ülke sanayi içindeki yeri, sağladığı katma değer, yarattığı istihdam, yarattığı yatırımlar önemli. Sektör ülkemizin tanıtımına kadar uzanan bir faaliyet sağlıyor. Dünya içinde de önemli oyunculardan biri olma beklentisi içindeyiz.

Yerli otomobilin üretimi ülkemizin gündemine yeni bir konu getirdi. Otomotiv sektörüne ise çok daha renkli bir gündem oluşturdu. Sektör örgütleri ise çok daha fazla çalışır oldular.

Otomotiv Distribütörleri Derneği –ODD, Otomotiv Sanayi Derneği – OSD oldukça hareketli günler yaşadılar. Sonuçlarını bekliyoruz.

İletişim projeleri, sektörleri güçlendiriyor

ODD Gladyatör İletişim ve Satış Ödülleri ikinci yılında, otomotiv camiasını bir kez daha bir araya getirdi. Sektörün kucakladığı bir yarışmayı yapmak oldukça zor. Bunu TÜHİD Altın Pusula İletişim Ödüllerindeki yılların tecrübesiyle söylüyorum. Ama nedense, ödül kavramı çok sihirli. Kuruluşlar, ödül kavramı etrafında koşarak, heyecanla, şevkle birleşiyorlar, hem rakip hem aynı gemide yarışıyorlar.

ODD Gladyatör iletişim Ödülleri Jürisinin Başkanlığını ikinci yarışma ile bir kez daha üstlendim. İlk seneye göre yarışmaya başvuran projelerdeki artış, sektörün bu ödülleri benimsediğini gösterdi. İletişim projeleri kuruluşların kamuya açılan penceresi. Otomotiv sektöründe de fazlasıyla yaygın. Farklı kategorilerde çok güzel projeleri sahiplerinden dinledik. İletişimciler heyecanlı kişiler, sanıyorum, bu heyecan da güzel ve etkili projelerin oluşmasını sağlıyor. Kamuoyu da bu heyecana dahil oluyor. Amaç zaten iletişimdeki iki yönlü akışı sağlamak.

İletişim, her sektörü ilgilendiriyor. İletişime önem vermeyen sektörler, aslında rekabette de geri kalıyor. Bütün sektörlerin, iletişime dönük çalışmalarını, kendi sektörleri içinde paylaşmaya ve sektör dışına aktarmaya ihtiyacı var. Böyle olunca, sektörlerinin gelişimi ve ülke ekonomisinden daha büyük pay almaları, yatırıma yönelmeleri ve istihdam güçleri daha da artacaktır.

Bütün beklentimiz, iş dünyasındaki bütün yöneticilerin iletişim faaliyetlerine yatırım yapmaları. Yöneticiler bilmeli ki, iletişim hem kendi kişisel kariyerleri hem de kuruluşlarının gelecek tasarımı için önemli bir fırsat. Bu fırsat ipini göğüslemek yöneticilere düşüyor.

Bir cevap yazın