FÜGEN TOKSÜ İLE DEKLARASYON ÜZERİNE

FÜGEN TOKSÜ İLE DEKLARASYON ÜZERİNE

27 Temmuz’da, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile bir deklarasyon imzalayarak ,halkla ilişkiler camiası için çok önemli bir adıma imza atan Türkiye Halkla İlişkiler Derneği Başkanı Fügen Toksü ile bu gelişmenin umut verici heyecanıyla bir röportaj yaptık. Son zamanlarda yaşanan gelişmelerden duyduğu memnuniyet gözlerinden okunan Fügen Hanım, hemen deklarasyonla ilgili hazırladığı materyalleri veriyor bize. Biz de İletişim camiasında bilmeyeni yoktur diyoruz; ama yine de TÜHİD’in tarihçesi, kuruluş amacı, hedefleri ile başlıyoruz sohbetimize.

1972 yılında 11 kurucu üye tarafından kurulan (Alâeddin Asna, Ahmet Ramazanoğlu, Affan Başak, Ayşegül Dora, Babür Ardahan, Canan Usman, Cüneyt Koryürek, Ender Gürol, Mehmet Akter, Mehmet Turaç, Necdet Günkut, Rıdvan Menteş ve Sağlam Dalaman) TÜHİD, 38 yıldır Türkiye’deki halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak meslek içi dayanışma sağlama, mesleğin tanınması, yerleşmesi ve gelişmesi yolundaki çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Ülkemizde halkla ilişkiler mesleğinin çok uzun bir geçmişe sahip olmamasına rağmen yaklaşık 40 yıldır faaliyet gösteren  bir meslek örgütünün ender rastlanan bir yapı olduğunu, bu sistemi hazırladıkları için kurucularına teşekkürü bir borç bildiğini söyleyen Toksü, “ TÜHİD’le gurur duyuyoruz.”  diyor.  Bireysel üyeliklerin de dahil olduğu yaklaşık 200 üyeyi çatısında barındıran, aynı zamanda kurumlardan ve üniversitelerden de temsilcileri bulunan TÜHİD’in vizyonu, Türkiye’de Halkla İlişkiler sektörünün en güçlü sesi ve uluslararası platformda mesleki referans noktası olmak.  Belirledikleri misyon ve değerlerle halkla ilişkilerin gelişmesini sağlayan TÜHİD’le, sektörün daha düzgün normlarda çalışmasını sağlamaya çalıştıklarını söyleyen Toksü, “Bunu öncelikle derneğin kurumsallaşmasıyla sağladık. Oluşturduğumuz Meslek Etik Kurulu’yla meslek ilkelerini sürekli revize ediyoruz.  Üyelerimizin, halkla ilişkiler camiasının bu sistem çerçevesinde belirlediğimiz kurallarla çalışmaları ve özen göstermeleri konusunda çaba gösteriyoruz.” diyor.

Prbu: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile bir deklarasyon imzaladınız. Sizleri bu deklarasyonu hazırlamaya ve imzalamaya iten nedenleri anlatabilir misiniz?

Fügen Toksü: Gazeteci arkadaşlarımızla çeşitli platformlarda yıllardır sen onu yaptın ben bunu söyledim gibi bir türlü çözülemeyen sorunlar yaşıyorduk. Halbuki iki taraf da tek bir hedef için çaba sarf ediyor; haber üretmeye çalışıyor.  Çünkü gazetecilikte artık eskisi gibi çok insanla az haber yapma fırsatı kalmadı.  Çok az insanla çok fazla haberin yapılma dönemi var artık ve o haberin gazetelere akışında halkla ilişkiler ajanslar çok önemli bir rol oynuyor. Yani sistemde, ortak bir hedefte birleşme var.  Bu süreç içerisinde hem halkla ilişkiler profesyonellerinden hem de gazetecilerden kaynaklanan işin yürüyüş şeklinde çeşitli aksaklıklar yaşanıyor. Biz yaklaşık on yıl önce Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Bilişim Muhabirleri Derneği ile bir deklarasyon imzalamıştık. Bu deklarasyon imzalandıktan sonra yine toplantılarda aynı konular konuşulmaya, aynı problemler yaşanmaya devam etti. Biz de bunun üzerine iki sene önce bu deklarasyonu yenileme kararı aldık. Gazeteciliğin en üst örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile bir çalışma grubu kurduk ve o grupla birlikte yaklaşık bir buçuk yıl çalıştık. Her satırı defalarca okunan, kapsama alanı düşünülen, taraflara en ufak bir gönderme yapmayan bir deklarasyon oluşturduk. Sonra diğer uzmanlık örgütleri de (EGD, İDA, İMD, BMD, MGD, RTGD, ESAM, TSYD) bu gelişmeden çok memnun olduklarını söylediler ve hazırladığımız deklarasyonu kabul edip, imzaladılar. Böylece bu deklarasyon ortaya çıktı. Geçen hafta içinde hep birlikte imzaladık ve bütün örgütler kendi üyeleri ile bu deklarasyonu paylaştı. Elektronik platformlarda gazetecilerin ve iletişimcilerin mesleğimizi yaralayan, bizleri üzen ve yanlış tanıtan yazışmaları oluyor. Bunların artık sona ermesini istiyoruz. Kişilerin birini eleştirirken, birine bir şey söylerken kendilerine de dönüp bakmalarını, yanlışlarını fark etmelerini istiyoruz. Hem gazetecilik hem de halkla ilişkiler çok güzel meslekler. Bugün 42 tane iletişim fakültesinin olduğundan bahsediliyor. Birçoğunu biz bilmiyoruz, tanımıyoruz.  Bu İletişim fakültelerinde yetişen öğrencilerin sayısı bugün 3000’lere çıkmış demektir. Bu kişiler artık tesadüfen değil, bilinçli olarak bu bölümleri tercih ediyorlar ve çok yüksek puanlarla kazanıyorlar. Bizim meslek örgütleri olarak fakültelerde yetişen gençlerimize yön göstermemiz lazım. Mesleklerimizi kötüleyerek bunu sağlayamayız. Diğer taraftan iş dünyasında da olumsuz algılanmamıza sebep oluyor bu durum. Bizim mesleklerimiz aslında çok kıymetli, biz kendi aramızda tartışırken, diğerleri bizi daha kötü duruma düşürüyor. Neden böyle olsun ki?  Hep birlikte el ele verelim ve mesleklerimizi yukarı taşıyalım.

Prbu: Peki bu deklarasyondan beklentileriniz nelerdir?

Fügen Toksü: Şimdi gazeteciliğin ve halkla ilişkilerin en üst örgütleri bu deklarasyonu imzaladı. Bu deklarasyon bütün üyelerimizi kapsıyor, aynı zamanda bizim üyemiz olmasa bile iletişim camiasında çalışan kişileri de kapsar nitelikte. Eğer bir kişi halkla ilişkiler alanında uzmanlaşmak, çalışmak istiyorsa, TÜHİD’e üye olmasa bile TÜHİD’in kurallarını benimsemek, kabul etmek ve uygulamak zorunda. Aksi taktirde kendisini sektörün dışına atmış olacak. Bu kurallar zinciri hayatımızın her alanında var. Tabii kurallara uyup uymamak kişinin kendisine kalmış, kırmızı ışıkta da geçebilir…

Prbu: Deklarasyon, gazeteciler ve halkla ilişkiler profesyonelleri arasındaki iş etiği ilkelerini belirliyor. Halkla ilişkilerin etik kuralları ile ilgili bir taraftan bu gelişmeler yaşanırken, diğer taraftan Ali Saydam ve Cengiz Turan arasında gelişen ve Marketing Türkiye Dergisi’ne yansıyan halkla ilişkiler ajanslarına ilişkin etik bir tartışma yaşanıyordu. Bu konuyla ilgili hem kişisel hem de TÜHİD adına düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Fügen Toksü: Ben bu tartışmanın iş etiği ile ilgi olduğunu düşünmüyorum. Bu kapanmış bir konu. Her iki arkadaşımız da zaten iş etiğini savunan, İDA bünyesinde yer alan, dolayısıyla İDA’nın ilkelerini kabul etmiş; aynı zamanda bireysel olarak TÜHİD üyeleri olmaları sebebiyle TÜHİD’in ilkelerini de kabul etmiş kişiler.  Yani oradaki tartışma çalışma hayatının kendi iş etikleri ile ilgili olabilir; ama meslek etiği ile ilgili değil. Cengiz Bey’in şöyle bir yazısı var. “Bu bir centilmenlik anlaşmasıdır” diyor. Yani ortada yazılı bir kural yok, kendi aralarında yaşanan bir konu bu. Ben İDA’nın bünyesinde yer almadığım için sistemini, kurallarını çok fazla bilmiyorum açıkçası, uzaktan arkadaşlarımızla takip ettiğimiz kadarıyla biliyorum. Ben İDA’nın içinde olmadığım için de, bu konuda benim yorum yapmam pek doğru değil. Ne zaman TÜHİD için böyle bir tartışma olur, o zaman yorum yapma ihtiyacı hissedebilirim. Ama şunu doğru bulmadığımı söyleyebilirim. Sektör adına kamuoyunun içinde karşılıklı yazışmayı ve haberleşmeyi hem gazeteciler hem de halkla ilişkiler profesyonelleri adına doğru bulmuyorum. Çünkü kamuoyundaki kişi, sizin kendi alanınızda ne yaşadığınızı bilemez ve bu olumsuz algılamalara sebep olabilir, halbuki işin şekli o değil.

Prbu: Halkla ilişkilerde etik ile ilgili TÜHİD’in hayata geçirmeyi düşündüğü başka projeler var mı?

Fügen Toksü: Bizim uluslararası örgütümüz CERP’in de bağlı olduğu Global Alliance’ın Stockholm kodları var. Geçen ay üyelerimize duyurduk; ama henüz kamuoyuna duyurmadık. Bu konu ile ilgili birtakım çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar bittikten sonra kamuoyuna da duyuracağız. Dünyada bizim mesleğimiz ile ilgili mevcut kodlar var. Bu kodlar global örgütler bazında, biz de bunun içindeyiz, süreç içinde yenileniyor. Çünkü bizim mesleğimiz sürekli gelişen bir meslek. Dünyadaki gelişmeye göre yenilenen bu kodları biz takip ediyoruz, yayınlanmış yeni kodları alıyoruz veya kendi kodumuzu geliştireceğimiz zaman inceliyoruz. Ve bu doğrultuda kendi kodlarımızı yeniliyoruz.

Prbu: Artık TÜHİD deyince akla ilk gelen Altın Pusula oluyor. Sektörde heyecanla beklenen ve her geçen yıl proje sayısında ciddi oranda artışların olduğu gözlenen Altın Pusula’nın bu yıl 9.sunu düzenlediniz. Altın Pusula ödülleri hakkında bize bilgi verir misiniz?

Fügen Toksü: Evet şimdiden iş dünyası takip etmeye başladı. sormaya başladılar. Altın Pusula, halkla ilişkiler camiasının tek ödülü ve ilk günden bugüne sürekli büyüyen bir yapı. Dileriz hiç küçülmez, hep büyür büyür büyür… Gelecek sene 10.sunu yapacağız.  Artık iş dünyasının yapısının büyüdüğünü, yöneticilerin iletişime daha fazla önem verdiklerini, kaynak yarattıklarını ve daha çok benimsediklerini görüyoruz. Bu nedenle iletişim projeleri de artıyor. Hem kamuda hem de özel sektörde Altın Pusula’ya inanılmaz bir ilgi var. Proje sayısı 160 lara kadar çıktı. Genç iletişimciler de çok ilgi gösteriyor. Bu sene 100 e yakın genç iletişimci ve iletişim fakülteleri yarıştı. Gelecek sene onuncusunu yapacağımız için biraz daha farklılık yaratacağız, süprizlerimiz olacak.

Prbu: Altın Pusula bir yarışma, peki jüri hangi kriterlere göre birinciyi belirliyor?

Fügen Toksü: 5 ayrı kriterimiz var ve 100 puan üzerinden değerlendiriliyor. Kriterler: araştırma, planlama, uygulama, yaratıcılık, ölçme değerlendirme. Her biri 20 puan. Yalnız ölçümlemenin reklam eş değeri ile değil, sadece iletişim bakış açısıyla yapılmasını istiyoruz.

Prbu: Konu ölçümlemeden açılmışken; haziran ayının sonunda, Barcelona’da dünyanın önde gelen halkla ilişkiler firmalarının oluşturduğu ve halkla ilişkiler sonuçlarının ölçümlenmesi konusunu ele alan bir deklarasyon imzalandı. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir, bu uzlaşmanın Türkiye ayağını oluşturmayı düşünüyor musunuz?

Fügen Toksü: Aslında Barcelona Deklarasyonu ölçümleme ile ilgili. Bilindiği gibi ölçümleme, halkla ilişkiler çalışmaları için büyük önem taşıyor. ICCO ve İDA ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Yapılar olarak biraz daha farklı. İşte onların hepsinin bir başka yapısı da Stockholm’de ortaya çıktı. Stockholm, Barcelona Deklarasyonu’na nazaran ölçümlemeyi daha genel bir çerçevede ele alıyor. Zaten ölçümlemeden kaçabilmemiz imkansız. Yani Barcelona olmasa bile sistemler zaten ölçümlemeyi zorunlu kılıyor. Global Alliance bütün örgütleri içine alıyor. Stockholm’de biz de çalıştık. Örgütlerin içinde olduğumuz için, onların içinde de bir komite oluşturuluyor, biz de Stockholm’un Hazırlık Komitesi’nde çalıştık. Bizim uluslararası ayağımızı yürüten ve yönetim kurulu üyemiz Prof. Dr. Serra Görpe çalıştı.

Prbu: Son olarak krizin halkla ilişkiler üzerindeki etkisinin geçtiğini düşünüyor musunuz?

Fügen Toksü: Kriz iş dünyasının üzerinden geçtiği zaman, halkla ilişkilerin de üzerinden geçmiş demektir. İkisi de birbirine paralel. İş dünyası rahatlayıp, halkla ilişkiler faaliyetlerine kaynak yaratmaya, zaman ayırmaya başladığında, halkla ilişkiler sektörünün üzerinden de kriz geçiyor demektir. Çünkü bizler yönetimin faaliyet alanıyız. İşletmeler yönetim faaliyetlerini daraltmaya başladığı zaman, bizim faaliyetlerimiz de daralıyor. Ama içerideki iletişim faaliyetlerini krizde bile kesmemek gerektiğini yöneticilere her zaman vurguluyoruz.

Bir cevap yazın